11 Temmuz 2012 Çarşamba

Kaçırdığım her şeye

çok çabuk oluyor her şey,
çabuk bitiyor.
hızla gidiyor tren,
yelkovan hızla takip ediyor akrebi.
teneffüsler çabuk geçiyor,
yemekler hızla yeniyor,
acele sohbetler,
alelacele işler.
çabuk bitiyor film,
bir sonraki seans çabucak geliyor.
çabuk bitiyor sözlerim,
söylüyor ve gitmişler bile.
aklımda şu ya da bu hikaye,
nereye?
hızlı geliyor sindirim,
olmamış gibi ,
hiç yaşanmamış gibi.


Mümkündür

mümkündür tabii 
mümkündür bir pembe yatakta uyanmak sabahlari 
pamuk gibi prenses olup 
pembe filler kovalamak. 
biraz zor ama 
mümkün aslinda 
gözünü çevirdigin her yanda ölü 
uyandirmak ölüleri 
mümkün. 
nasil da agliyor birileri 
güldürmek mümkün 
görüyorum ki durgun kimileri 
döndürmek mümkün. 
düs gibi içinden çikilmaz bir bütün gibi içine karisilmaz 
cahil perilerde tepetaklak 
gerçeginde bir yol var ki 
saptirilmaz 
saptirmak mümkün. 
imkansiza bir adim 
basarmaktan iki adim geri 
bir engebe ki asilmaz. 

22 Nisan 2012 Pazar

Birikenler 22 Nısan

-Hızlı başladığım her şeye uygun hızlı bir son var!

-Yeni olan her şeyi ne kadar çabuk eskittiğimi görünce içimde hala yeni bir şeylere yer olduğunu hissetmek beni mutlu ediyor.

-Anlık karamsarlıklarım,sizi seviyorum.Her şeyi yerle bir etme gücünü sizden alıyorum.

-Aradığım tüm o naif şeyler gözümün önündeyse ve ben onları görmüyorsam tüüü bana!

-Hatalarımın tarihi yalnızlığımın kanıtıymış meğer...

-İçimde kaçabildiğim o ufacık yerin tadını çıkardığım anlar umarım giderek azalmaz...

11 Nisan 2012 Çarşamba

Boşluğun Tanıdık Sessizliği

Ne kadardır susuyorum?
Uzun zaman oldu.
Konuşacak
yani gerçekten konuşacak bir şeyler duymayalı
ne kadar oldu?
ne kadar susma mesafesi uzaktasın ki?
iki insan susarak da anlaşabilir oysa,
sessizliğimiz bile uyuşabilir.

kelimelerin öyle çok ki...
sığdıramıyorsun cümlelere,
köşelerden taşıyor anlayamıyorum.
kısa bir hikaye anlatmak isterken destanlara ulaşıyorum.
takılmak istediğim bu değil,
daha sakince görmek istiyorum dünü,
daha net olmalı.
daha fazla bir şeyler olmalı...

23 Mart 2012 Cuma

özet 23 mart

Yıllardır hissetmediğin bir duyguyla yüzyüze gelmek eski bir dostu selamlamak gibi değil.Kötü bir düşmanın bu kadar yıldır seni hiç yalnız bırakmamış olduğunu kabul etmek gibi.

İnsanları izliyorum,bir kaçı da beni izliyor.Bazısı üzgün,telaşlı,tedirgin,mutsuz.Tüm bu pesimistlikten uzak olanlarsa tam olarak huzurlu değil yine de.Ben de huzurlu değilim. Yaklaşık 2 aydır bir duygu seli içinde yüzüyorum. Bir an gülmekten kırılırken, bir kaç saniye sonra birşeylere içerlenip ağlıyorum. Bu kadar duygu karmaşası yorucu. Tüm bu yorgunluk beni çekilmez yapıyor ama başkalarına değil, kendime. artık kendimi çekemiyorum. kendi yüzüme bakmak istemiyorum bazı sabahlar. aynadakini tanıyamamak değil, en iyi bildiğin şeyin bu kadar kötü olmasından utanmak.

15 Mart 2012 Perşembe

sen

mağlup olmak kadar kötüsü yok,evet.
sekteye uğramak,uğratılmak,ağlatılmak,yalnız bırakılmak.
ama
her mağlubiyetin ardından bir kez daha ayağa kalkabilmek,
yarın daha iyisi gelecek,
kalbinin attığı her saniye çok daha iyi bir şeyler olacak inancına dayanmak,
evet.
işte bu hayat.
döngü.
çünkü bu iyinin ardından ertesi gün beteri gelecek.
beterine de dayanacak,
ayağa kalkacak,
bunu başarmanın tadına varacaksın.
işte o zaman seveceksin kendini,
kendini sevme gücünü bulacaksın kendinde.
başka birini daha sevme gücü olacak içinde.
işte hayat bu.
sen.