29 Kasım 2010 Pazartesi

an işgilası

kötü

gerçek kötüler ve gerçekten ölüler.

dudakları kupkuru gibi

kelime yok

duvar misali.

nasıl olur ki gidememek

veda edip de bitirememek


18 Kasım 2010 Perşembe

Kafiye

kendine nasıl diyerek,
anlam vererek,
ve çoğu zaman yanılarak.
haklı çıktığında şaşırarak
soru sorup bunaltarak taraf tutup hata yaparak
bastırarak
susturarak.
nereye kadar demek...
nereye kadar itilmişlik?
sarhoş zihnin yol gösterdiği,
saçma zamanlarda uyanmak.
uyandığını hissedemeyerek.
üzgün olmak ve sonrası.
bir defter dolusu hüzün ve karmaşa.
günler boyu depresyon.
asırlarca yalnızlık.
yalnızlığı telafi ederek.
depresyonu def etmeye gayret ederek.
hüznü ve karmaşayı silerek,
ne kadar
nereye kadar?
leke gibi yapışan,
pencerede tüm ışıkların öldüğü
bir dünya.
senin bir tek dünyan.
ssorduğunda kendine
ne kadar da saçma değil mi?
tüm bu yazılanlar,
bir dönemin yalnızlıkları.
karanlık dizeler.
hep klişe gibi.
ama değil.
içinden çıkana bakınca değil.
hiç değil.
kafa doldurmaya,
bazen de açmaya.
kimi zaman öldürmeye.
o orada,sen buradasın.
herkes burada.