22 Nisan 2009 Çarşamba

İşteler

Neyi kanıtlıyordu bu?
hiç bir şeyi.

ne yalanı sever evren
ne alet olanları
bir küçük çocuğu sahiplenir hayat
ve büyütür.
sözünde durur bir serseri
ve hayat anlamını bulur.
namusuna sarılır bir fahişe
ellerinden kayıp giderken meydan okur
bir gece merhametinde
soğuk gövdesinde kaybolur.
işte olan budur
ispatıdır...
doğrudur.

buna katlanamaz ihtiras
yüzyüze gelene kadar bekler sinsice
başı belli bir hikayede
mutsuz bir sonun içe batışıyla rahatlar.
gereği yoksa bir daha
ve bir daha davranır bizden hızlı.
oyunlarında kimin rolü daha bağımlı çaresizliğe
seçer en umutluyu
ve yıkar.
işte budur.
dosdoğrudur.

körkütük sarhoş olur bir dilenci
huzur dilenir umutsuzca
sessiz selametinde
kırılgan bir emirde
ve bazen de derin bir uykuda ölür.
yüreğinde bir miras götürür
koskoca.
kıskanılmaya görsün gözü
en ağırdan görür zulmü.
işte bunadır
buradadır.

bitişe alıştırır acımasızlar
yalanlarda hiç de pişmanlık yokmuş gibi
yüzü geriye dönük ağlayan
saklayan.
örer başına bir musibet
ve bir ömür oyalar.
saklar.
Hiç eksilmeyenin kalbi var onda
evrenin ruhunda sızlayan
ve kanayan derinden.
bir bükümlük duygu kıvrımını alır
gider.
işte
her şey böyle biter.